Uzakta Kalan Ayak İzi.
Abdurrahman Deveci (Diyeci)( Bu hikaye Kardeş kalemler Dergisinin 28. sayısında yayınlanmıştır)
Beni her görüşünde yaş dökerdin gözlerinden İdris Ağa! Yaşların gözlerinin altındaki kırışıklıklardan akardı. Ak düşen sakalını ıslatmadan eski gömleğin kolu ile silerdin sen onu. Sonra da beni üzmemek için zorla gülümsemeye çalışırdın. İçini dökerdin bana:
- Seni gördüğümde Abay Canım gelir gözümün önüne. Abay seni çok severdi. “İlyar beni hiç kırmazdı. İran’da tek bir dostum var, o da İlyar’dır.” derdi. Oğlum senden memnundu İlyarcığım. Onun tek arkadaşı sendin.
Sonra içten bir ah çekip: “Hey Abay Can!” derdin.
Başını sallardın, felekten yakınırmışçasına. O an ne diyeceğimi, seni nasıl sakinleştireceğimi bilemezdim. Lise öğrencisi toy bir gençtim ben. Yalnızca hüzünle sana bakmayı biliyordum. Sen kendi kendine sakinleşirdin. Elindeki ayakkabıyı dikmeye devam ederdin. Bilmiyorum neden, o zamanlar Afganistan’dan bu şehre gelen göçebelerin çoğu ayakkabı tamiri yapardı. Belki bu işi fazla masraf etmeden basit aletlerle kaldırım üzerlerinde yapabildiğinizden. Halk da sizin İranlı ayakkabı ustalarından daha az para aldığınızı görerek çoğunlukla ayakkabılarını size verirdi. »»»